NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
إِسْحَقَ
السَّيْلَحِينِيُّ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
جَعْفَرٍ
الْخَطْمِيِّ
عَنْ مُحَمَّدِ
بْنِ كَعْبٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ
الْخَطْمِيِّ
قَالَ كَانَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا أَرَادَ
أَنْ يَسْتَوْدِعَ
الْجَيْشَ
قَالَ
أَسْتَوْدِعُ
اللَّهَ
دِينَكُمْ
وَأَمَانَتَكُمْ
وَخَوَاتِيمَ
أَعْمَالِكُمْ
Abdullah el-Hatmî'den;
demiştir ki:
Nebi (s.a.v.) (düşmanla
savaşmak üzere yol'a çıkan) asker(ler)i uğurlamak istediği zaman;
"Sizin dininizi,
emanetlerinizi ve amellerinizin sonuçlarını Allah'a emanet ediyorum” derdi.
İzah:
Tirmizi, deavât; İbn Mâce,
Cihad; Ahmed b. Hanbel, II, 7, 25, 36, 138.
Metinde geçen
"emânet" kelimesinden maksat, kişinin yola çıkarken geride emânet
olarak bıraktığı aile fertleri ve mallan olabileceği gibi, yola çıkarken
kendisine bırakılan emânetler de olabilir. Fahr-i kainat efendimizin uğurlamak
istediği kişilerin geride bıraktıkları veya yanlarında taşıdıkları emânetlerin
muhafazasını Allah'dan isterken bu emânetler arasında dinin muhafazasını da
istemesi yolculuğun pek çok meşakkatlerle dolu olması cihetiyle en büyük
emânetlerden biri olan dini sorumlulukların yerine getirilmesi hususunda bir
takım tehlikelerin ve engellerin mevcut olmasından ileri gelmiştir. Bu yüzden
Hz. Nebi uğurlamak istediği kimselerin dinlerini de iyice muhafaza edebilmeleri
için Allanın onlara yardım etmesini dilerdi.
Bu hadisle ilgili diğer
hususlar bir önceki hadisin şerhinde açıklanmış olduğundan burada tekrara lüzum
görmüyoruz.